Monday, July 19, 2010

Razno

neden bu kitabi okuyorsun?
 
niçin bu kitabi okuyorsun?
 
niye bu kitabi okuyorsun?

iyi gidiyor, saat 4 te sinav var. sonra eve gidecegim.

- yorgun musun?
- evet yorgunum ve çok hava çok sicak

- sicak soguktan daha iyi
  is that correct?

- evet dogru
- perfect
- ama ben soguk havayi tercih ediyorum.


- tercih <- ne demek?
- prefer

- simdi çikmam gerekiyor
  sonra görüsürüz
  kendine iyi bak
  iyi aksamlar
 
- iyi aksamlar

---------------------------

* evin içine su girmis
* çaliskanligina imreniyorum

----------------------------

kitaptaki konu
ankara'daki arkadasima gidecegim.
Sendeki elbise hâlâ duruyormu?
karsidaki camda kus var.
mavi elbisedeki lekeyi temizledin mi?
----------------------------------

If it is raining I will stay at home. = Eger yagmur yagiyorsa evde duracagim.
If it is not expensive I will buy it. = eger pahali degilse satin alacagim.
While you read I will go to sleep a little bit.= sen okurken ben biraz uyuyacagim.
If you like it, I can help you while you clean your car. = Eger istersen sana arabayi temizlerken yardim edebilirim.
------------------------------------

eger senin kusun konusuyorsa benim hindim de düsünüyor
eger davet edersen gelirim
eger alirsan yiyecegim
kirmizi tsört giyen adam

Sunday, April 4, 2010

Mogu li / Smijem li...? - abilir miyim...?


Koristi se za izražavanje mogućnosti.
- ebilmek je pomoćni glagol kojim se označava da se nešto može/smije uraditi.

Obratite pažnju da je -ebilmek u formi geniş zaman-a
Ben İngilizce konuşabilırim.
Tanışabilir miyiz?
Mary iyi piyano çalabilir.
Kardeşim yüzebilir. - Moj brat može plivati (ne zaboravite da se negacija gradi upravo pomoću geniş zaman-a. Kardeşim yüzemez)
Biz bu işi yapabiliriz. (negatıvnı oblık: Biz bu işi yapamayız)
Bu işi yapabilir miyiz? Evet, yapabliriz.
Bu ağaça tırmanabilir misin? Evet, tanımabilirmiyim. - Možes li se popeti uz ovo drvo? Da, mogu.

Koristi se i u formi zamolbe


Dışarı çıkabilir miyim?
Size bir soru sorabilir miyim?
Pencereyi açabilir miyim?

Dışarı çıkabilirsın.
Dışarı çıkamazsın.
Şimdi sorularınızı sorabilirsiniz.
Şimdi sorularınızı soramazsiniz.
Pencereyi açabilirsin.
Pencereyi açamazsin.

Koristi se za izražavanje mogućnosti

Ali yarın eve gelebilir. - Ali dolazi (možda, nije sigurno) sutra kući.
Bu akşam seni arayabilirim. - Zvat ću te večeras (možda, nije sigurno)
Ali, çok hastayım. Beni doktora götürebilir misin? - Ali, vrlo sam bolestan. Možeš li me odvesti doktoru?

- Gösteri için sağol, baba. Artık hedıyelerimi açabilir miyim?
- A, peki.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Neki primjeri:


yarın yüzmeye gidemeyebilirim. (ı wont be able to go to swim tomorrow)
bu kalemi ödünç alabilir miyim? (can ı borrow this pen?)
camı açabilirmisiniz? (can you open the window?)
benimle çıkar mısınız? (do you go out with me?)
sen beni bu sabah uyandırabilir misin? (can you get me wake up this morning?) 


yapabilirim (yapmak (v))
konuşabilirim (konuşmak (v))
koşabilirim (koşmak (v))
okuyabilirim (okumak (v))
çalışabiliriz (çalışmak (v))
gidebilirsiniz (gitmek (v))

Wednesday, March 24, 2010

Giymek için bir şey yok


Ferdi bügün çok üzgün. Giymek (nositi) için bir şey arıyor (aramak - tražiti) ama bulamıyor (bulmak - pronaći). Temiz (čist) bir gömlek arıyor. Fakat bütün gömlekleri kirli (prljavo). Ceket arıyor, fakat bütün ceketler kuru temizlemecide. Bir çıft çorap arıyor. Fakat bütün çoraplar ıslak (mokro). Hava yağmurlu. Ferdi işe gidemiyor (ne može ići). Çünkü giymek için bir şey bulamıyor.


Temizlemek - čistiti
Temiz - čisto
Giymek - nositi
Aramak - tražiti
Bulmak - pronaći
Kirli - prljavo
Islak - mokro

Bir çift ayakkabı istiyorum


A - Buyurun. Yardım edebilir miyim?
B - Lütfen. Bir çıft çorap istiyorum.
A - Buyrun, işte güzel bir çıft çorap.
B - Fakat bunlar yeşil.
A - Evet. Yeşil çoraplar bu sene moda.


Riječnik:

yardım - pomoć
sene - godina
yani - naime
işte - evo